Çağdaş Toplum Olmak… (2)

6 ^0_C

İstanbul

Ramazan Demir

24 Şubat 2013 Pazar

Çağdaş Toplum Olmak… (2)

Pasifik kaplanları olarak bilinen Güney Kore, Tayvan, Singapur, Hong Kong gibi ülkeler endüstrileşmenin doruğuna doğru tırmanmaktadırlar. Son yıllarda bu bölgede sessiz sedasız büyük sanayi hamleleri gerçekleştiriliyor. Durgunluk gösteren Japon girişimciliği, yerini bu ülkelerin hırslı genç potansiyellerine bırakmak tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Doğudan batıya doğru esen güçlü Çin fırtınası her tarafı işgal etmeye devam ediyor. Çin fırtınası karşısında belirttiğim Pasifik kaplanları artık gölgelerde yaşamaya çalışıyorlar… Orta Avrupa ülkelerinde kurulan Japon patentli elektronik fabrikaların yetmediği gibi, deniz üzerinde hareketli Japon otomotiv sanayi yüzen fabrikaları, ekonomik rekabetin yeni boyutlarıdır.

Bölge coğrafyasını paylaşan diğer bir ülke de Vietnam’dır. Savaşın zorluklarını geride bırakarak, kalkınma hamlesi içinde olan bu ülke büyük aşamalar kaydetmektedir.

Pasifik kaplanlarının neden Türkiye'ye rakip olduklarını somut rakamlar vererek açıklamakta yarara var.

Orada, hamasi nutuklar yerine gerçek nutuklar atılıyor. Her ne kadar parlamentolarında tekme tokat kavga da edilse, -hoş bizde de pek farklı değil ya- toplumsal ahlâk açısından kamu oyu çok daha hassastır. Bir yolsuzluk işine adı karışan her kamu görevlisi, kim olursa olsun, görevinden alınmakta veya kendisi istifa etmekte ve yargıç önüne çıkarılmaktadır.

Parlamentosunun onarım ihalelerinde bile hoş olmayan kokuların buram buram yükseldiği bir ülkede bu denli erdemli bir felsefe oluşturmak pek kolay olmaz. Devletin kuruluş felsefesine dayalı ekonomik güç kaynağı kurumların, “peşkeş” zihniyetiyle elden çıkarılması ayrı bir felaket manzara…

Yeri geldikçe çok övündüğümüz demokrasimizde, şimdiye kadar kendiliğinden istifa eden kaç tane politikacı görüldü? Değil ki istifa etmek, ölmediği müddetçe koltuğu bırakan var mı?...

Adriyatik’ten Çin Denizine kadar bir "sabah yıldızı" konumundaki Türkiye, şimdiye kadar peşinde koştuğu Avrupa Birliği üyeliği, tüm çabalara rağmen gerçekleşmesi zor görünüyor. Uluorta övünerek bitiremediğimiz "bölgenin en istikrarlı ve güvenilir Ülkesi" söylemlerine giderek biz de inanmaya başladık!.. Fakat, ekonomik gerçeklerin öyle olmadığı kalem erbabı söylüyor…

Bölgesinde "rakipsiz olmak" rüyasından, hayalinden vazgeçip gerçekleri görmek mecburiyetindedir, Türkiye... Bu noktada belirtilmesi gereken diğer bir husus, büyük devlet ve millet meselesi, Türkiye'nin Uzakdoğu coğrafyasındaki bu küçük devletlerle nasıl kıyaslanabileceği saplantısındaki hamlıktır. Kendi kendimize "we are the best" demekle neyi kazandığımız ortadadır.

Uygar, gelişmiş toplumların tartışmaya açtığı ve siyasi iradelerinin sorumluluk taşımaktan kaçındığı "...toplumun geleceğini ipotek altına alma" korkusu, bizde bir marifet gibi siyasi kadrolar tarafından topluma sunulmaktadır.

Geleceğin sorumluları olan yeni neslin, yine gelecek hakkında neler düşündüğüne bakılmaksızın, bu insanların yarınları ekonomik ipotekler altına sokulmaktadır. Toplumun geleceğini ilgilendiren siyasi ve ekonomik kararların mutlaka topluma sorulmadan alınmaması gerektiği kanısındayız.

Üzerinde siyasi şovların yapıldığı, büyük gürültülerin koparıldığı Avrupa Gümrük Birliğine üyelik meselesi bile doğru dürüst anlaşılamadan oldubittiye getirildi. Gümrük Birliğinin Ülkemize getirdiği artı değerlerle eksilerin tartışıldığı ciddi bir platform hiç olmadı.

Bir fantezi peşinde koşan bazı naylon politikacıların rüzgârına kapılarak, oluşturulan kamuoyu sonunda yenilen ayvanın "boğuk" tadı yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı...

İhtiyar fakat o nispette zengin Avrupa'nın kapısında, bilgi ve ekonomik olarak, hayat standartları bakımından en fukara ülke olma konumundan kurtulamadık. Hem bunu biliyoruz, hem de biraz daha fukaralaşmak ve bağımlı hale gelmek için "hazıra konma" hayali ile yaşıyoruz.

Tavizsiz olarak Gümrük Birliğine girmek, neyin ifadesidir?

Neyi ispat etmek istedik?

Ne için bu kadar fedakârlık?

Bunlar ve benzeri soruların cevabını bilen kaç kişi var acaba?

Yetmiş milyonu aşkın insanın tamamını etkileyen bu kararın millete nasıl ve ne şekilde yansıyacağını aradan on yılı aşkın süre geçmesine rağmen bugün hâlâ bilen çok az insan var. Ancak, herkesin bildiği bir husus, Avrupa’nın açık pazarı olduğumuz gerçeği...

Peki, ya AB müzakere hikâyeleri…

Gülmeyin, güldürmeyin!...

Genel hatlarıyla amaçlanan hedef, AB'ne tam üye olmak idi ise, neden bu kadar hor görülmeye başlandı Türkiye? Gümrük birliğine katılmakla kazanılan somut bir veri olduğunu sanmıyorum. "Rekabet edilerek gelişmek" felsefesi ne kadar verimli olacak, onu ancak zaman gösterecek. Bana göre Gümrük Birliği, Avrupa Birliğine alınmak için verilmiş ekonomik bir rüşvettir. Ancak, bu rüşvet stratejisi, kendi kendimize “gelin güvey” olma mantığını aşamadı.

Avrupalıyı kandıramadık…

Konunun dışında, sade bir vatandaş olarak fevkalâde endişeliyiz. Çünkü bize, halka, olayın sadece makyajlı tarafı gösterildi. Makyajsız, hatta kırışık ve de çürük tarafı hiç gösterilmedi, gösterilmek istenmedi.

Medya terörü öylesine bir rüzgâr estirdi ki, "Gümrük Birliğine, AB’ye karşıyım” demek, vatana ihanet etmekle eş değer tutuldu.

Ammaaaa!...Diğer yandan aynı medya terörü, Türk Devleti'nin bu tarihi kararı hakkında ne eğitici, ne öğretici, ne yol gösterici bir programı oldu, ne de ticaret erbabı ile tüketiciyi uyaran bilgiler verildi.

Çal oynasın, vur patlasın…

Ten teşhirinden öteye geçmeyen "geyik muhabbetleri"...

Toplumu tüketime sürüklemek için türlü cambazlıklar...

Haksız rekabete dayalı toplumsal aldatmacalar, dolu duygu sömürüsü, şiddet ve kin teşvikçiliği...

Sanki bu medyanın asli görevi !..

Üretmeden tüketmek kimin özelliği?

Hangi Avrupalı üretmeden tüketiyor?

Eğer varsa, o takdirde, başkasına köle ve sömürge olmaktan da kurtulamıyor.

(Devamı gelecek sayıda)

ÖNCEKİ

Lozan Unutuldu...

SONRAKİ

6 ^0_C

Ramazan Demir

Çağdaş Toplum Olmak… (2)

Lozan Unutuldu...

Çanakkale Şavaşında, Sıhhiye Çadırında Helalleşme...

Önerilen Yazılar

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…

Ramazan Demir

Çağdaş Toplum Olmak… (2)

Lozan Unutuldu...

Çanakkale Şavaşında, Sıhhiye Çadırında Helalleşme...

Önerilen Yazılar

Iyı Parti Ve Amblemi Hakkında

Yeni Sömürge Modeli

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…